NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
حَدَّثَنَا عَبْدُ
الْعَزِيزِ
بْنُ
مُحَمَّدٍ
عَنْ سَعْدٍ
يَعْنِي
ابْنَ
سَعِيدٍ عَنْ
عَمْرَةَ بِنْتِ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
عَنْ عَائِشَةَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ كَسْرُ
عَظْمِ
الْمَيِّتِ
كَكَسْرِهِ
حَيًّا
Hz. Aişe'den demiştir
ki: Rasûlullah (s.a.v.):
"Ölü'nün kemiğini
kırmak, o'nu diri iken kırmak gibidir." buyurmuştur.
İzah:
İbn Mace, cenâiz;
Muvatta, cenâiz; Ahmed b. Hanbel VI-58, 100, 105, 169,200, 264.
Cesedine verilen bir
zarardan dolayı ölü aynen sağlığındaki gibi acı duyar. Bu sebeple nasıl olsa
ölmüştür, düşüncesiyle, ölünün cesedine zarar vermek herhangi bir organını ya
da kemiğini kırmak asla caiz değildir.
Hafız İbn Hacer
el-Askalânî, İbn Ebî Şeybe'nin rivayet etmiş olduğu, "Mü'min'in ölüsüne
eziyet etmek, dirisine eziyet etmek gibidir" mealindeki hadis-i şerife
bakarak "mü'minin diri iken hoşlandığı şeylerden ölüsünün de
hoşlanacağı" hükmüne varmıştır.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerifte, "mü'minin ölüsünün bir kemiğini kırmanın, diri bir
mü'minin kemiğini kırmak gibi haram olduğu " ifade edilmek istenmektedir.
Suyutî (r.a)'nin
Derecatu's-Sııııd isimli Ebû Dâvud haşiyesinde açıkladığına göre, bu hadis-i
şerifin sebebi vurûdunu İbn Mes'ud, şöyle anlatmıştır:
"Bir gün
Rasûlüllah (s.a.v.) ile birlikte, bir cenazeyi defnetmek üzere çıkmıştık. Bir
ara Nebi (s.a.v.) kabrin kenarına oturdu, O sırada kabir kazıcı kimse kabirden
ayak veya kol kemiği çıkardı ve onu kırmak istedi. Bunun üzerine Rasûlüllah
(s.a.v.):
"Onu Kırma! Onu bu
şekilde ölü iken kırman, aynen diri iken kırman gibidir. Fakat onu kabrin bir
tarafına gömüver" buyurdu.